
Paylaş
|
Tweetle
|
Paylaş
|
HÜSEYİN GAZİNİN TÜRBESİ VE MAKAMLARI
Hüseyin Gazi adına bir çok yerde türbe ve makam vardır. Bunlardan en önemlisi Ankara Hüseyin Gazi Dağındaki tekkesi çevresinde bulunan yatırıdır. Burada bulunan türbesi çevresinde 13. yy.da yaptırılan Bektaşi tekkesi 1925 yılına kadar görevini sürdürmüş, bir Türk okulu olarak insanlarımıza hizmet vermiştir. Alevi-Bektaşi edebiyatının yaratıcı ozanlarının bu tür tekkelerdeyetiştiği bilinen gerçeklerdir. Ankara’daki türbesiniıı dışında önemli bir yatırı da Divriği ilçesine hakim Igımbat adı verilen dağın zirvesine kuruludur. Taşlarla örülü üç metre uzunluğundaki mezar ve türbesinin 1959 yılında onarıldığını yazan ve burasıyla ilgili Özen’in kitabından ediniyoruz “Hüseyin Gazi savaşarak.Divriği’ye kadar gelir. Körküsü Köyü civarındaki korulukta kolundan ok yarası alır, bakımsızlıktan kolu göverir, (kangren olur) düşer. Hüseyin Gazi’nin ok yarası aldığı yer bugün adını Gazili ziyaret yeri olarak almıştır. Ziyaret Körküsün Köyü koruluğu içindedir. Hüseyin Gazi’ninbakımsızlıktan kopan kolu da Kömek Köyü civarındadır. Bu ziyaretin adı da Gökkoludur. Her yıl civar köylülerce bu iki adak yeri ziyaret edilir”. (20)
Hüseyin Gazi ile ilgili büyük bir makam da Çorum Alaca ilçesindedir. Burayla ilgili halkın ortaya koyduğu bir söylence vardır. “Hüseyin Gazi şehit düşüııce oğlu Battal Gazi Malatya’da bulunuyormuş. Bağdat halifesi Abdulselam’dan babasının yerini ister, o da daha babanın kanı kurumadı. Onun öcünü al da öyle gel der. Bunun üzerine Seyyit Cafer Battal Gazi yola çıkar. Çorum’a bir saatlik yerde Alaca kazasına Balıklar Havuzu denilen şimdiki Hüseyin Gazi Tekkesi’ne misafir olur o vakitler burası manastırmış.
Keşiş’in adı da Şambaz Baba imiş. Keşiş der ben seni birine benzetiyorum, sen Hüseyin Gazi’nin oğlusun. Seyit Battal’ı içeri almış, yemek yemişler, Sonra keşiş latasını çıkartıp bir kapı açar, orada yeşil cübbe, yeşil sarık ile, yeşil örtülü kurandan bir aşir okurlar. Bunun üzerine Şambaz Battal’ı babasının kanını almak üzere Ankara’ya gönderir. Battal dört gavurun başını keserek getirir. Şambaz birisin tanır. İşte babanın katili bu idi diye gösterir. Bu başı tekkenin eşiğinin önüne gömer ki, dünya durdukça çiğnensin. Bu tekkeye Hüseyin Gazi kolu yahut kulu denir.’. (21)
Söylencelerdeki savlar da Hüseyin Gazi’nin yaşadığı dönemi göstermesi bakımından önemlidir. Bu bilgiler ise bizim savımızı destekler niteliktedir.
Hüseyin Gazi’nin gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bir çok makamının olduğu biliniyor. Bu makamları da bize şunu gösteriyor ki, Türk insanının Hüseyin Gazi’ye sahip çıkarak, onu kendi kültürlerinin bir parçası saymaları Hüseyin Gazi’nin hangi ırktan geldiğinin pek de önemli olmadığını gösteriyor. 0 Türk insanının geleneğinde bütünleşmiş birisi olarak ortaya çıkıyor. 0 nedenle de Türk halkı Hüseyin Gazi’yi bünyesine alarak O’nu hem Anadolulaştırmış hem de Türkleştirmiştir.
Evliya Çelebi; Anadolu’yu gezerken uğradığı önemli yerlerden birisi de Ankara Hüseyin Gazi türbesidir. Evliya Çelebi, Hüseyin Gazi ile ilgili bize farklı bilgiler de sunmaktadır. Bu nedenle Hüseyin Gazi’nin bu kültürde bir kimliğini daha görmüş olmaktayız. “Hüseyin Gazi Engürü’nün kıble tarafında uzak bir yer olan Hüseyin Gazi Köyü’nde gömülüdür. Kendisi Rum harplerinde şehit olmuştur. Kendisine aşık olan kral kızının mezarı da malumdur” (22)
Hasluck ise Hüseyin Gazi’nin gerçek mezarının Alaca’da olduğunu ileri sürmektedir. Yukarıdaki söylencede de anlatılan Papaz Şahmaz bu bilgide de geçmektedir. “Shamas Battal tarafından İslam yapılmış rahip olarak da anılmıştır. Şahmaz’ın adı Alaca’da kendi adıyla da korunmuş, ancak bu tekkede Hüseyin Gazi’nin mezarının olduğu bildiriliyor.”. (23)
Genç araştırmacılardan Yağmur Say Hasluck’dan farklı düşünerek şunları söylüyor “Hasluck’ın yargısına katılmak olanaksızdır. Bütün Battalnamelerde Hüseyin, Battal Gazi’nin babası olarak geçer. ve mezarı da Ankara Hüseyin Gazi dağındadır”. (24)
Paylaş
|
Tweetle
|
Paylaş
|